Bu resim, minimalist ve soyut bir çizim tekniğiyle İstanbul’un ruhunu yakalayan bir çalışma. Özellikle Galata Kulesi’nin ön planda belirgin bir şekilde işlenmesi, şehre dair ikonik bir sembol olarak kuleyi vurgularken, arka plandaki daha soyut ve minimal formlar İstanbul’un kalabalık ve tarihi dokusunu özetliyor. Renk kullanımı oldukça sınırlı, bu da çalışmaya sade ve modern bir hava katıyor. Yapılar ve şehir planı sadece çizgilerle tasvir edilerek detaylardan çok, genel bir atmosfer yaratılmak istenmiş.

Renklerin dengeli ve dikkatli kullanımı, manzaraya bir ritim ve hareket kazandırıyor. Özellikle kırmızı ve mavi gibi vurucu renkler, hem şehrin enerjisini hem de karmaşasını yansıtıyor. Galata Kulesi’nin dokusu ise diğer yapılara kıyasla daha yoğun bir şekilde işlenmiş; bu, hem fiziksel hem de kültürel olarak şehrin merkezinde olduğunun altını çiziyor.

Bu eser, İstanbul’un tarihi ve modern yüzünü bir arada sunarken, izleyiciye şehre dair romantik bir his veriyor. Şehrin karmaşık ve katmanlı yapısının sade bir yorumla nasıl anlatılabileceğini gösteriyor.